SOSYAL MEDYA
İletişim İçin. 0 553 307 39 63
İLETİŞİM
Bizimle tanışmak için merkezimize davetlisiniz
İnönü Mahallesi Saraçoğlu Caddesi Mesut Apartmanı No:47/2 Bengü’ce Diyet & Beslenme Danışmanlığı Ödemiş / izmir
Diyabetimle sağlıklı yaşıyorum
5 Şubat 2023
Diyabetimle sağlıklı yaşıyorum
OKUNMA : 429

Diyabeti önce yakından tanıyalım. Diyabet, kan şekeri dengesi olmak üzere vücutta başka metabolik olaylarda da sorun yaşatan bir hastalıktır. Diyabetik bireylerde kan şekeri tıbbi beslenme tedavisi ve gerekli ilaç/insülin tedavisi ile belli aralıkta tutulmalıdır. Hasta tedavisine özenli bir şekilde devam ettiğinde, kan şekeri dengede tutulabilir. Böylece kan şekeri dengede iken diyabetin yarattığı hücre defektlerini engellemiş oluruz. Bu dengeyi çoğu zaman kurmuş olsak bile diyabetin tamamen düzelebilen bir hastalık olmadığını da eklemek isterim. Yani hasta, kan şekeri kontrol altına alındıktan sonra da tıbbi beslenme tedavisinin gereklerine uymalıdır.

Şuan için en güncel bilgiler dâhilinde kan şekeri üst limiti 100 olarak belirlenmiştir. Bazı tahlillerde 100-120’ler yazabilse de bu şekilde bir güncelleme olduğu için artık 100 olduğunu bilmeniz gerekir. Sağlıklı bireylerde tokluk şekeri 2.saatte 140 mg/dl altında olmalıdır. Bu ölçümler öncesinde tüketilen gıdaların karbonhidrat içeriği bilinmediği için netlik sağlanamasa da 140 biriminin üzerindeki değer daima incelenmelidir.

Tekrar yineleyecek olursak,

Diyabet hastalığı vücudumuzda insülin hormonunun yetersizliği veya etkisizliği sonucunda olur evet ama vücut bir mekanizma olduğu için insülin şekerinizi düşürmeye çalışırken aynı anda yükseltici etkide çalışan başka hormonsal mekanizmalar da tedaviyi yönlendirir.

Diyabetli bireylerde kan şekeri kontrol altında tutulmalı ve tıbbi beslenme tedavisi bir ömür devam ettirilmelidir. Diyabet teşhisi aldıysanız, bu sizin sağlıklı bireylere göre daha kısa veya yaşam kalitesi daha düşük bir hayatınız olacağı anlamına gelmez. Tam tersi düzenli bir kan şekeri ve sıkı takip her zaman avantajlı bir durum yaratır. Sadece şunu unutmamak gerekir, diyabet teşhisi aldıysanız, size özel bir beslenme programı edinip bu düzende ilerlemeniz önemlidir. Kan şekeri takibi için bir defteriniz, dosyanız, çantanızda- evinizde kan şekeri ölçüm cihazınız, şeker dengesizliklerine karşı önlemleriniz mutlaka sizinle olmalıdır.

Temel olarak 4 tip diyabet vardır. Tip 1 Diyabet, Tip 2 Diyabet, Gebelik diyabeti ve bazı özel diyabet formları. Bu formlar birbirinden farklı olup birbirine dönüşmezler. Tip 2 diyabet hastası artık insülin kullanmak zorunda olduğu için Tip 1 diyabet olmuş sayılmaz. Bu hastalıklarda birbirleri arasında geçişler yoktur.

Tip-1 Diyabet: Çocukluk ve Erken gençlik evresinde ortaya çıkan, pankreasın kendi bağışıklık sistemindeki harabiyeti sonucu oluşan ve ortaya çıkar çıkmaz insülin kullanılması zorunlu olan diyabet tipidir. Çünkü burada sorun temel üretim yapan hücrelerdedir.

Tip-2 Diyabet: Bu tip diyabet daha çok erişkin yaşta görülse de artık yanlış beslenme ve genetik geçişin etkisiyle Obez gençlerde, hatta çocuklarda da görülmeye başlayan ve en sık görülen diyabet türüdür. Yanlış beslenme, daha anne karnında iken basit şekerlerle tanışma, metabolik sağlığın bozulması, hareketsizlik ile diyabet yaşı gün geçtikçe daha erken yaşlara inmektedir.

Gebelik diyabeti, daha önceden diyabeti olmayan ve gebelikte ortaya çıkan diyabettir. Anne kadar bebek sağlığını da tehdit eder, kontrol altına alınması çok önemlidir.

Özel diyabet formları, başka hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan rahatsızlıklardır.

Diyabet belirtileri ve genellikle tanı almadan önce doktora başvuran kişilerde ortak görülen şeyler: Çok fazla susamak, çok su içmek, ağız kuruluğu yaşamak, sık sık idrara çıkmak (özellikle geceleri sık çıkılması önemli bir belirtidir), halsizlik, huzursuzluk hissi, zihni toparlayamama, ayaklarda yanma, karıncalanma, kaşıntı hissi, son zamanlarda oluşan göz bozukluğu ve göz numarasının hızlıca değişmesi gibi örnekler verilebilir.

Bu belirtiler ve şikâyetle gelen kişide o an, aç veya tok olmasına bakılmaksızın kan şekeri ölçümü yapılabilir. Bu ölçüm sonrası çıkan değerde kan şekeri 200 mg/dl üzerinde ise diyabet tanısı konulabilir. Bu yöntemlerden biridir.

En çok kullanılan yöntem ise çoğumuzun bildiği ortalama 8-10 saat aç kalarak, sabah aç karnına verdiğimiz değerdeki sonuçtur. Aç karnına verdiğiniz şekerde ise değer 126 mg /dl üzerinde ise tanı konur.

Başka bir yöntem ise OGTT dediğimiz oral glikoz tolerans testidir. Bu yöntemle belirlenmiş test glikozu hastaya içirilir, 2 saat sonra kandaki şeker düzeyi bakılır. Bu test diyabet tanısı konmuş bir kişiye kesinlikle yapılmaz.

Artık diyabetle ilgili beslenme kısmına geçmeye başlayabiliriz.

Öncelikle, öcü gibi görülen ve vücudumuzun temel enerji kaynağı olan karbonhidratları diyabetli bireylerde azaltmaya çalışmak doğru değildir. Kişiye göre değişmekle birlikte her hastanın ihtiyacı farklıdır. Burada en önemli ayrım kaliteli karbonhidrat tüketimi ile vücudu- organları rahatlatmak ve beslenme desteği ile kan şekeri kontrolüne destek olmaktır.

Sağlıklı karbonhidratlardan, yulaf, çavdar, kuru baklagiller önemlidir. Diyabetli bireyler haftada 1-2 kez kuru baklagil tüketmelidir.

Lifli tüketim, hem kan şekerini hem kan total kolesterolünü dengelediği için avantaj sağlar. Bu yüzden sebze tüketimine önem verilmeli, yağ olarak zeytinyağı tercih edilmelidir. Burada yemek pişirirken kullandığınız zeytinyağının riviera, salatalara kullandığınız yağın ise sızma olmasına özen göstermelisiniz.

Omega- 3 alımı önemlidir. Fırında, ızgara, buğulama yöntemi ile haftada 1-2 balık yemeye özen gösterin.

Diyabetli bireylerde kan lipit düzeylerinin kontrolü önemlidir. Yeterli omega alımı, tabloda iyileşmeler sağlayacaktır.

Gün içinde ara öğününüzde badem- ceviz-fındık gibi kuruyemişlerin faydalı yağ asitleri ve minerallerinden destek alabilirsiniz. Özel bir programınız yok ise bir defada küçük bir avuç boyutunu geçmeye çalışınız.

Bulgur içerisindeki mineraller ve lif oranı sayesinde oldukça besleyicidir. Öğünlerinizde 1 dilim ekmek yerine 3 kaşık bulgur pilavı tercih edebilirsiniz.

Diyabet teşhisi aldıktan sonra yapman gerekenlerden biri düzenli kan şekeri takibi ve beslenme günlüğü tutmak. Böylelikle genel şeker düzeyimiz ve hangi besinleri daha sık tekrarladığımız, hangi gruptan ne kadar tükettiğinizi daha net görmüş olacaksınız.

Kan şekeri takibi için, bir defter veya tarihlendirilmiş bir dosya içerisine her gün açlık şekerinizi ve akşam yemekten 2 saat sonraki kan şekerinizi not edin. Bir süre sonra sadece açlık kan şekeriniz de takip için yeterli olacaktır. Buradaki amacımız akşamları normal aralıkta çıkan kan şekerinizin sabaha doğru yükselip yükselmediğini görmek. Bu şekilde karaciğer glikojen depolarımızın fonksiyonelliği üzerine düşünülebilir.

Kan şekerinin yükselmesi uzun vadede, kan şekerinin düşmesi ise daha acil ve hayati önem arz eder. Kan şekeriniz 70 mg/dl altına düştüğünde 1 çay bardağı vişne suyu veya 4-5 adet kesme şeker takviyesi yapabilirsiniz.

Yetişkin diyabet hastasının tedavisinde kan şekeri, kan yağları, kan basıncı ( tansiyon) ve vücut ağırlığı kontrol altına alınması gerekir.
Tedavide temel hedef kan şekeri düzeylerinin mümkün olduğunca diyabeti olmayan bir bireydeki kan şekeri düzeylerine yakın tutabilmektir. Bunun için hiperglisemi gibi hipogliseminin de çok yaşanmamasını sağlayacak güvenli bir aralıkta tedavinin planlanması gerekir. Diyabet hastasında ek sağlık problemlerine bağlı olarak hedeflenen şeker düzeyleri değişkenlik gösterebilir.

**Diyabetli bireylerin kaliteli ve doğru miktar karbonhidrat tüketmesi çok önemlidir. Bu karbonhidratları tahıl grubu, baklagiller, meyve ve sebzelerden alınabilir.

Gün içinde 3 ana 3 ara öğün planlanmalıdır. Beslenme programında bütün besin gruplarından tüketilmelidir.

*Günde 2-3 litre arası su tüketilmelidir.

*Şeker ve şekerli yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Bal, şeker, reçel, pekmez, marmelat, şurup, pasta, kurabiye, kek, çikolata gibi şekerli ürünlerden uzak durulmalıdır. Ayrıca kola, gazoz ve hazır meyve suları gibi şeker eklenmiş içecekleri ve alkollü içecekleri tüketilmemelidir. Diyabetikler için uygun ürünlerden danışarak tüketebilirsiniz. ( Diyabetik reçel vs. gibi )

*Lif oranı yüksek besinlerden zengin beslenilmelidir.

*Fiziksel aktivite ihmal edilmemelidir. Haftada 150 dk egzersiz damar kalitesi açısından oldukça faydalıdır.

*Muz, incir, üzüm, kavun, karpuz, dut, kayısı gibi şeker oranı daha yüksek meyveler yerine daha ekşi meyveler tercih edilmelidir. Şeker oranı yüksek meyveler kişiye göre uyarlandığında glisemik indeks düşüren takviyelerle porsiyon kontrolü yapılmalıdır.

*Meyve ve sebzelerin uygun olanları kabuklu tüketilmelidir. Posa alımı ile yavaş şeker emilimini sağlamak hedeflenmektedir.

*Karbonhidrat içeren yiyecekleri yemeden 15 dakika önce süt, yoğurt, ayran, kefir, peynir, ceviz, fındık, badem gibi protein değeri yüksek besinler tüketilmelidir.

*Beyaz ekmek yerine tahıllı veya esmer ekmek, makarna yerine kepekli makarna, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih edilmelidir.

*Kuru baklagillerin tüketimi artırılmalıdır. Ben danışanlarım için haftada 2-3 kez öneriyorum.

*Yağda kızartmalar, kavurmalar ve yağlı sos eklenmiş besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.

*Kuyruk yağı, iç yağı, tereyağı, margarin ve bütün yağlı besinler açısından kontrollü olunmalıdır. Çünkü diyabet hastasında genel kan damar kalitesi çok daha önemlidir ve kan yağlarının da uygun aralıkta tutulması önem taşır.

*Turşu, salamura, konserve, ev yapımı tuzlu salçalar gibi çok tuzlu besinler tercih edilmemelidir. Tuz ve şeker birbiri ile ilişkili besinlerdir. Şeker hastası iseniz mutlaka tansiyon durumunuzu ( teşhis olmasa dahi) belli aralıklara kontrol ederek ona göre beslenmelisiniz.

Diyabetimle sağlıklı yaşıyorum
Yorum bırakın
TÜM YORUMLAR (0)
Henüz yorum eklenmemiş